E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Van Medical Journal - Van Med J: 15 (4)
Volume: 15  Issue: 4 - 2008
KLINIK MAKALE
1.Morbid Obesity: A Retrospective Outopsy Study
Rıza Yılmaz, Erkut Ragıp Bulut, Muhammet Can, Ferruh Baklacıoğlu, Yavuz Kabakuş
Pages 99 - 103
Amaç: Morbid obesite, dünyada epidemi şeklinde sıklığı giderek artan multifaktöriyel bir hastalıktır. Çalışmamızda, dünyanın en önemli sağlık sorunlarından biri haline gelen, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bu hastalığın, adli olaylar nedeniyle ölen olgularının otopsi sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Morg İhtisas Daire’sinde 2005-2006 yılları arasında adli olaylar nedeni ile öldüğü bildirilen ve otopsisi yapılan morbid obesiteli olgular incelenerek; cinsiyet, yaş, vücut kütle indeksi, iç organlardaki makroskopik ve mikroskopik bulgular ile ölüm sebebi değerlendirilmiştir. Bulgular: Olgularımızdaki en kısa boylu kişi 102 cm olup en uzun boylu kişi 190 cm boyunda olarak saptanmıştır. Kişiler ağırlıklarına göre değerlendirildiğinde ise en hafif olan kişi 95 olup en ağır kişi ise 230 kg’dır. Sonuç: Morbid obesiteye karşı geliştirilen tedavi yöntemlerinden hangisi kullanılırsa kullanılsın en önemli olay yaşam tarzı değişikliğidir. Yaşam tarzı değişikliği; beslenmenin düzenlenmesi, fizik aktivite ve davranış tedavisini içermektedir.
Aim: Morbid obesity is a multifactorial disease spreading widely all over the world as an epidemy. As becoming one of the most important health problems of the world, it influences life quality and life span negatively. Our aim is to evaluate autopsy findings of morbid obese deaths, that autopsy performed by medico legal reasons. Methods: The records of all autopsy cases related with morbid obesity between 2005- 2006 in Council of Forensic Medicine, the Department of Morgue Specialization were reviewed regarding sex, age, the body mass index, the macroscopic and microscopic findings of internal organs, and the reason of the death. Results: The shortest one of these cases was 102 cm and the tallest one was 190cm height. Their weights were between 95 and 230kg. Conclusion: Changing the life manner is the most important point in morbid obesity rather then all other treatment methods. Life manner changes include the regulation of dieting, physical activity and behavior therapy.

2.Evaluation of Family Planning Methods in Istanbul Goztepe Training and Research Hospital at 2000-2004
Begüm Yıldızhan, Recep Yıldızhan, Ertan Adalı, Sadık Şahin, Oktay Ataman, Necdet Süer
Pages 104 - 106
Amaç: Aile Planlaması (AP) için başvuran kadınların seçtikleri gebelikten korunma yöntemlerini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: 2000-2004 yılları arasında İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Planlaması Eğitim ve Uygulama ünitesince verilen aile planlaması bilgileri ve gebelikten korunma yöntemleri değerlendirildi. Bulgular: AP yöntemi için başvuran 31074 kadının 4988 (%16.05)’i lohusa idi. 5061 (%21.79) kadına Rahim İçi Araç (RIA) uygulandı. 3279 (%10.55) RIA çıkartıldı. İstemli kürtaj, mini laparotomi ile tubal ligasyon, kontraseptif depo enjeksiyonlar sırasıyla 4568 (%14.70), 142 (%0.61), 285 (%1.23) kadına uygulanmıştır. 10250 (%44.12) kadın kontraseptif hap tercih etmiştir. 7482 (%32.22) kadına tıbbi kontrendikasyon veya kişisel tercihlerinden ötürü kondom önerilmiştir. Sadece 7 erkek vazektomiyi kabul etmiştir. Sonuç: Aile planlamasında tubal ligasyon ve vazektomi konusunda henüz arzulanan oranlara ulaşılamamıştır. Aile planlaması ve kontraseptif yöntemler hakkında danışmanlığı kadınlarla birlikte eşlerine de vermeliyiz.
Aim: Our aim is to evaluate preferred methods of contraception that women consulting for family planning. Material and Methods: We evaluate the information about family planning and applied contraceptive methods that had been given in Istanbul Goztepe Training and Research Hospital Family Planning Training and Practice Department at 2000-2004. Results: There had been 31074 women consulting for family planning methods and of these; 4988 (16.05%) women were in postpartum period. Intrauterin device (IUD) had been applied to 5061 (21.79%) women. 3279 (10.55%) IUD had been removed. Dilatation and curettage, tubal ligation with mini laparatomy, contraceptive depot injection had been applied to 4568 (14.70%), 142 (0.61%), 285 (1.23%) women, respectively. 10250 (44.12%) women preferred the use of combined oral contraceptives. We recommended the use of condom to 7482 (32.22%) women having medical contraindications or personal preference. Only 7 male partners accepted vasectomy. Conclusion: We don’t have desired rates of tubal ligation and vasectomy for family planning yet. We have to give information to women with their male partners for family planning and contraceptive methods.

3.Patient Characteristics at the Emergency Department, Medical School of Yuzuncu Yil University
Tamer Edirne, Yeşim Edirne, Burçak Atmaca, Sıddık Keskin
Pages 107 - 111
Amaç: Üçüncü basamak hastanesi acil servisine başvuran hastaların özelliklerini ve uygunluklarını saptamak. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 1–31 Ağustos 2007 tarihleri arasında bir üçüncü basamak acil servisine başvuran hastalar arasından sistematik örnekleme yöntemi ile seçilen 190 hasta incelendi. Hastaların demografik özellikleri, tanı ve tedavileri ve sonlanımları ve acil servise maliyetleri araştırıldı. Acil servise uygunluk kriterleri olarak kısa süreli gözlem altında tutulma ve/veya hastaneye yatış kabul edildi. Bulgular: En sık konulan tanı gastrointestinal enfeksiyon idi (%8.9). Otuz yedi hasta (%19.5) ayaktan tedavi edilerek çıkarıldı. Hastaların 74’üne (%38.9) gözlem sonrası ayaktan tedavi uygulandı. Ayaktan tedavi edilen hastaların maliyetleri yüksekti. Tartışma: Acil servis hizmetleri % 19.5 oranında uygun olmayan hastalar için kullanıldı. Uygun olmayan hastaların maliyetleri diğer hastalardan yüksekti. Üçüncü basamak acil servislerine uygun olmayan hastaların başvuruları daha iyi denetlenmelidir.
Aim: To evaluate characteristics and appropriateness of emergency patient admissions at a tertiary care emergency department. Material and Methods: This study was conducted at a tertiary care emergency department with 190 patients selected by systematically sampling method during 1-31 August 2007. Demographics, diagnoses, therapies and outcomes of the patients and costs were investigated. Criterions for appropriateness to emergency department were short observation period and/or hospitalization. Results: Gastrointestinal infection was the most diagnosed disease (8.9%). Thirty-seven (19.5%) patients were treated ambulatory. Seventy-four (38.9%) patients were treated ambulatory after a short observation period. Cost analysis revealed an increased cost for ambulatory patients. Conclusion: Emergency services were used inappropriate in 19.5% of cases. Cost analysis revealed an increased cost for inappropriate patients. Preventive measures are needed to control admissions to tertiary emergency care units.

OLGU SUNUMU
4.Amoebic Dysentery and Fetal Death: A Case Report
Recep Yıldızhan, Aydın Deveci, Ali Kolusarı, Mertihan Kurdoğlu, Ertan Adalı
Pages 112 - 113
Entamoeba histolytica’ya bağlı rektokolit dünyada yaygın bir şekilde görülen ve bazı durumlarda mortaliteyle sonuçlanabilen bir hastalıktır. Gebeliğinin 2. trimesterinde 3 günlük karın ağrısı, kanlı ishal ve bebek hareketlerinin olmaması şikâyetiyle başvuran 33 yaşındaki hastanın gaita incelemesinde E. histolytica ve bol eritrosit tespit edildi. Hastanın obstetrik ultrasound tetkikinde 16 hafta ile uyumlu intrauterine eks fetus tespit edildi. Bu olgu sunumuyla Türkiye’nin doğusunda sık görülen E. histolytica enfeksiyonunun gebelik döneminde fetal kayıpla sonlanabileceği gerçeğine dikkati çekmek amaçlanmıştır.
Rectocolitis related to Entamoeba histolytica is a widespread disease through the world and, it can result with mortality in some instances. A 33 year-old patient who was at the second trimester of her gestation admitted to the hospital with the complaints of abdominal pain, bloody diarrhea and lack of fetal movement for 3 days. Microscopic examination of gaita revealed Entamoeba histolytica trophosites and red blood cells. An intrauterine dead fetus in 16 weeks’ of gestation was detected with obstetric ultrasound. This report aims to emphasize that E. histolytica infection which is widespread in east district of Turkey and may result with fetal death during pregnancy.

5.Traumatic Maternal Pelvic Fracture and Fetal Intracranial Hemorrhage: Case Report
Ali Kolusarı, H. Güler Şahin, Ramazan Sürücü, Mansur Kamacı
Pages 114 - 115
Her 12 gebelikten birinde travma görülmektedir ve en sık karşılaşılan neden motorlu araç kazaları olup, bunu düşmeler ve fiziksel saldırıya uğramalar takip eder. Trafik kazası nedeniyle oluşan pelvik yaralanmalar sonucunda fetal intrakranial hemoraji gelişebilir. Trafik kazası sonrası gelişen maternal pelvic fraktür ve ilk fetal değerlendirmede patoloji saptanmayıp yenidoğan servisinde izlenirken intrakranial kanama tespit edilen olgunun sunumu amaçlandı.
Trauma is observed in one of every twelve pregnancy mostly as a result of motor vehicle accidents followed by falls and physical violence. Fetal intracranial hemorrhage may develop as a result of pelvic injury after vehicle accidents. We aimed to report a case of a intracranial hemorrhage detected in the neonatal intensive care unit after a car accident that was not diagnosed at first assessment.

DERLEME
6.Epidural analgesia during labor
Recep Yıldızhan, Begüm Yıldızhan, Yasemin Bozkurt Turan
Pages 116 - 119
Ağrısız doğum olarak da isimlendirdiğimiz epidural analjezi annenin konforu dışında başka tıbbi endikasyonlara da sahiptir. Lokal anestetiklere eklenen opioid katkısı ile daha az maternal yan etki ve neonatal depresyonsuz analjezi sağlamaktayız. Hasta kontrollü olan uygulama şekli tercih edilmektedir. Doğum esnasında kullanılan epidural analjezinin anne ve bebeğin stresini artırmadığı ortaya konmuştur.
Epidural analgesia also named “painless labor” has some indications other than maternal comfort. We administer analgesia with minimal maternal side effect and without neonatal depression by using local anesthetic complemented with opiate. Patient-controlled epidural analgesia is generally preferred. It is transpired that there is not any increase about maternal and fetal stress by using epidural analgesia during labor.

LookUs & Online Makale